Günlük hayatta yaşadığımız kaygı, stres veya belirsizlik hissettiğimiz zamanların artması sonucu huzur ve motivasyon kaynağı aramaya başlarız. Bir çoğumuz için de bu kaynak yiyecekler olur. Fakat bazı kişiler için bu durum yeme üzerindeki kontrolün bir kısmının veya tamamının kaybolması anlamına gelebilir. Ne demek istiyoruz, kişinin aynı zaman içinde yiyebileceğinden çok fazla yemeği kısa süre içerisinde yeme durumuna tıkanırcasına yeme bozukluğu olarak adlandırmaktayız.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu, son yıllarda sıklıkla rastlanan yeme bozukluğu türlerinden biridir. Bu yeme bozukluğunda, bireyler kontrolsüz bir şekilde yemek yerler. Tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip bireyler, yalnızca birkaç saat içerisinde normalde yiyebilecekleri miktarın iki ya da üç katı kadar yemek yiyebilirler bu yüzden de bireylerin kontrollerini kaybetmesine neden olur. Bireyler, kendilerini durdurmak isteseler de o sırada aşırı yemek yeme davranışını kontrol edemezler. Tıkınırcasına yeme bozukluğunu diğer yeme bozukluklarından ayıran şeylerden birisi de bireylerin aşırı yeme davranışlarından sonra kusma, spor yapma veya kendilerini aç bırakma gibi yediklerini vücutlarından atmak için herhangi bir davranışlarda bulunmamalarıdır. Tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip kişiler genellikle normal kilolarının biraz üzerinde veya normalden çok daha fazla kiloya sahiplerdir.
Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan bireyler aşırı yeme ataklarından sonra büyük bir suçluluk ve utanç duygusu hissederler. Çoğunlukla depresyon belirtileri gösteren bu kişiler hissettikleri suçluluk ve sıkıntıdan kurtulmak için yeniden yemek yeme yoluna başvururlar. Böylece bir kısır döngünün içine girerler. Aşırı yeme suçluluk ve utanca, hissedilen sıkıntılar da tekrardan aşırı yeme davranışına neden olmaktadır. Tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip kişiler, aşırı yeme ataklarını genellikle saklanarak çevrelerinden gizli yaşarlar.
Tıkanırcasına yeme bozukluğu, toplumda gittikçe artmaktadır ve en yaygın yetişkinlerde görülmektedir. Araştırmalar yapıldığı zaman, yetişkinlerde %0.7 ile %6.6 arasında bir dağılım gösterdiği gözlemlenmiştir. Türkiye’de 2006 yılında yeme bozukluklarına yönelik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarında tıkanırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %2.2 si kadınlara oranla erkeklerde daha fazla ortaya çıkmıştır.
Tıkanırcasına yeme bozukluğunun obezite rahatsızlığı olan kişilerde daha çok ortaya çıktığı bulunmuştur. Araştırmalarda obezite tanısı almış kişilerde tıkanırcasına yeme bozukluğunun görülme sıklığı %17 olarak gözlemlenmiştir. Diğer taraftan çok kilo aldığı şikayetiyle hastaneye başvuran kişilerde ise %30 oranında tıkarcasına yeme bozukluğu tanısı aldığı ifade edilmiştir.
En sık görülen yeme bozukluğu olmasına rağmen, kendini gizleyen bir bozukluktur.
Aşırı bir zayıflık veya çıkarma davranışı olmadığı için, kişi kendi yeme davranışının önüne geçemediğinden dolayı obezite sorunu ön planda olduğu için en az fark edilen yeme bozukluğudur. Tespit edilen risk faktörleri arasında; çocukluk çağında yaşanan olumsuz ve travmatik olaylar; duygusal, fiziksel veya cinsel istismar, ebeveynlerin aşırı veya yetersiz müdahaleleri, hastalığın ortaya çıkmasından önceki dönemde görülen kaygı ve duygudurum bozuklukları, depresyon, obeziteye yatkınlık, benlik saygısında düşüklük sayılabilir.
Sonuç olarak yeme bozuklukları biyolojik, psikolojik, sosyo-kültürel boyutları olan bir psikolojik bozukluktur. Giderek artan oranlarda görülmeleri ve başka psikolojik veya fizyolojik hastalıklara yol açmaları nedeniyle de dikkat edilmesi gerekmektedir. Sadece diyet ve egzersiz kontrollü programlarla kilo kontrolü sağlansa bile altta yatan psikolojik faktörlerinde çalışılması önemlidir.