Rol model, kişinin hedeflerini, tutumlarını veya davranışlarını örnek aldığı, özdeşim kurduğu ve taklit etmeye çalıştığı insanlar veya gruplar olarak tanımlanmaktadır. Rol model bireyin yaşantısı boyunca belirli bir kişi olmayıp zaman zaman değişebilmektedir. Birey, gelişim dönemlerine ve değişen sosyal çevreye göre rol modeller edinebilir. Gelişimin ilk dönemlerinde rol model alınan kişi anne-baba ve aileden biri iken daha sonra okul çağı ile birlikte genel olarak rol model öğretmen olmaktadır. Daha sonraki süreçte rol model olarak kabul edilecek kişi, bireyin yaşantısına, konuşmasına, başarısına özenebileceği herkes olabilmektedir. Rol model alınan kişiyle özdeşim ne kadar kurulursa örnek alınan davranış o kadar kolay ve hızlı kabullenilip uygulanabilmektedir.
Çevreyi gözlemleyerek kendini gerçekleştirme süreçleri insan hayatının bütün evrelerinde işlevsel olan bir durumdur. Kişilik gelişiminin önemli bir aşamasını oluşturan ergenlik dönemindeki kimlik oluşumunda özdeşleşme mekanizmasının etkisi daha güçlü bir şekilde kendisini hissettirmektedir. Kişi bu dönemde başkalarını taklit ederek kendini bulmaya çalışmaktadır. Yetişmekte olan çocuğun kendi kendine “ben kimim?” “kime benzemeliyim?” gibi sorular sorduğu bu devrede genç kim olduğunu, kime bağlanıp inanacağını ve neye değer vereceğini bulmaya çalışmaktadır. Çevresinde daima “onun gibi olmak” istediği kişileri aramaya gayret etmektedir. Bireyin bu sorulara tek başına cevap bulması sıkıntılı olacağından ihtiyacı olan desteği sosyo kültürel çevresi, örnek aldığı dini ya da felsefi düşünce sistemleri sağlayacaktır.
Sosyal öğrenme kuramı ve öz yarar teorisi üzerine çalışmalarıyla tanınan Kanadalı Psikolog Albert Bandura (1989) sosyal öğrenme kuramında insanların neredeyse bütün davranışları gözlemleyerek, taklit ederek ve model alarak öğrendiğini belirtmektedir. Sosyal öğrenme kuramına göre model alma ve taklit yoluyla öğrenmede gözlenen figürler (anne, baba, öğretmen, arkadaş, beğenilen herhangi bir kişi, televizyondaki kahraman vb.) model alınmakta ve bu figürlerin davranışları uygun bir zamanda taklit edilmektedir. Bandura davranışları şekillendirebilecek olan modelleri “canlı modeller, sembolik modeller ve sözlü direktifler” olmak üzere üç grupta toplamıştır. Canlı modeller, belirli bir davranışı sergileyen gerçek kişiler; sembolik modeller, bir filmde, televizyon şovunda, kitapta veya başka bir platformda tasvir edilen karakterler veya da kişiler; sözlü direktifler ise, nasıl davranılacağına ilişkin açıklamalar canlı veya da sembolik bir insan tarafından gösterilmeyen modellerdir. Sosyal öğrenme kuramı bireyi, sosyalleşme süreciyle hayatını inşa eden ve sürekli kendisine rol modeller arayan bir canlı olarak ele alır. Kişinin birçok bilişsel, duyuşsal, sosyal ve psiko-motor davranış kazanmasının, beğendiği ve saygı duyduğu yetişkinleri model alarak gerçekleştiğini savunur.
Gençler, en yakınında bulunan doğrudan veya dolaylı olarak muhatap olduğu kişilerden etkilenmektedir ve onları rol model olarak görmektedir. Bu kişiler özellikle anne-baba- aile yakını, öğretmenler ve toplumun rol model olarak sunduğu kişiler olabilmektedir. Gençler için rol model ve idol olarak görülen kişilere duyulan hayranlık, çocukluk ve ergenlik dönemindeki kimlik gelişiminin bir parçasıdır.
Kaynaklar ve İleri Okumalar:
- Bandura, A. (1989). Human Agency in Social Cognitive Theory. American Sychologist-American Psychological Association, 44 (9): 1175-1179.
- Clark, P. W., Martin, C. A., & Bush, A. J. (2001). The effect of role model influence on adolescents’ materialism and market place knowledge. Journal of Marketing Theory and Practice, 9(4), 27-36.
- Nauta, M. M., and Kokaly, M. L. (2001). Assessing role model influences on students’ academic and vocational decisions. Journal of Career Assesment, 9(1), 81-99.
- Mac Callum, J. & Beltman, S. (2002). Role Models for Young People: What makes an effective role model program? A report to the National Youth Affairs Research.