18.7 C
İzmir
19 Eylül 2024, Perşembe
spot_img

Gence Alan Kazanılması ve Özerklik İhtiyacı

Ergenlikteki sosyal gelişim aşamalarında öncelikle otonomi yani özerklik kazanma gelir. Otonomi (özerklik) kavramı temel olarak kişinin kendi kararlarını kendisinin alabilmesini ifade eder. Ergenlik döneminde özerklik gelişimi önemli bir gelişim görevi olarak görülmektedir. Ergenlikte özerklik kazanma gelişiminin ilk aşamalarında genç, özerkliğini hem kendine hem de başkalarına kanıtlama ihtiyacındadır. Bu ihtiyaç bazen ergenin otorite figürlerine isyanına ve aşırı risk alma davranışına dönüşerek doğru kararlar almasını engelleyebilir. Bazen de ebeveynlerinin aşırı baskısında, bazı haklarını kaybetme korkusuyla fazlaca itaatkâr ve uyumlu olup bir hak mücadelesine girmekten kaçınabilir. Bu iki uç arasında gidip gelme tüm ergenler için doğaldır. Önemli olan ergen ile ebeveynler ve otorite figürleri arasında uygun diyalog ve karşılıklı pazarlığın kurularak gerçekçi bir otonomi kazanılmasıdır.

Bu süreçte ebeveynler ergeni bir birey olarak görmelidir. Ayrı bir birey olmanın ana unsuru belli ölçüde diğerlerinden farklı düşünme ve davranmadır. Otonomi kazanma sürecinde ergenin sosyal çevresi ve ilişkileri nitelik ve nicelik olarak gelişmektedir. Ergen yeni sorumluluklar aldıkça yeni haklar kazanacaktır. Bunu gördükçe de kendi kendine karar alabilme becerisi ve arzusu artacaktır. Bu arada kimlik ve kendilik gelişecek, zaman içinde bir iç tutarlılık ve bütünlük kazanılacaktır.

Kendi duygu ve dürtülerinin yeterince farkında olan, bunları gereğinde bekletmesini bilip uygun zaman ve ortamda harekete geçirebilen ergen, otonomi kazanma evresini sorunsuz atlatabilir. Dürtü kontrol sorunları yaşayan, dikkat ve duygudurum becerileri zayıf gençler özdenetimde zorlandıklarından ya otorite figürlerine aşırı bağlı olurlar ya da isyankâr davranışlara yönelebilirler. Okul sorunları, yasalara karşı gelme, madde kullanımı, erken cinsel ilişkiye girme gibi problemlerin bu gençlerde görülme riski yüksektir.

Ergenlik öncesi dönemde ailelerin sınır koymayı bilmesi, çocuklarında istenen davranışları destekleme, istenmeyen davranışı söndürme becerilerini kazanmış olmaları bu dönem için önemli olacaktır. Ebeveynler öncelikle davranış öncesindeki duygu, durum ve düşüncelerin farkında olmalı, davranışı başlatan, sürdüren ve sonlanmasını engelleyen etkenleri ortaya çıkarabilmelidir. Sonraki aşamada ise uygun davranış ödül ve benzeri pekiştiricilerle desteklenmeli, olumsuz davranış ise istenen bir şeyi engelleme, erteleme veya uygun bir ceza ile söndürülmelidir. Tüm bu uygulamalarda çocuğun öz güvenini zedeleyici davranışlardan kaçınmak ve otonomisini desteklemek temel amaç olmalıdır. Ebeveyn olarak çocuğun mizaç yapısı, zekâ ve algı düzeyi, zevk ve duyguları hiçbir zaman göz ardı edilmemeli, ergenlik döneminin beklenen özellikleri de hesaba katılmalıdır.

Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • Allen, J. P., Hauser, S. T., Eickholt, C., Bell, K. L., ve O’Connor, T. G. (1994). Autonomy and relatedness in family interactions as predictors of negative adolescent affect. Journal of Research on Adolescence, 4, 535-552.
  • Collins, W. A., Gleason, T. ve Sesma, A. (1997). Internalization, autonomy, and relationships: Development during adolescence. In J. E. Grusec, & L. Kyczynski (Eds.), Parenting and children’s internalization of values (pp. 78–99). New York: Wiley.
  • Kağıtçıbaşı, Ç. (1996). Özerk-ilişkisel benlik: Yeni bir sentez. Türk Psikoloji Dergisi, 11, 36-44.
  • Steinberg, L. ve Silverberg, S. B. (1986). The vicissitudes of autonomy in early adolescence. Child Development, 57, 841-851.

Related Articles

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
22,000AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles